Ailenin ve eğitim kurumlarının temel görevlerinden bir tanesi de gençlere, insanlığa hizmet etmek gibi yüksek hedefler göstermesidir.
Buna toplumun menfaatlerini toplum adına koruma görevini üstlenmiş olan basın yayın kuruluşlarının sorumluluğu da eklenebilir. Günümüzde bakıldığında medya ve özellikle televizyon ve sosyal medya ailenin çocuk üzerinde ki olumlu tesirini kırıyor ve çocuğun gelişiminde ağırlıklı ve olumsuz bir yer ediniyor.
Bu durum her daim daha fazla izlenme (rating) daha çok takip edilme endişesi ile ortaya çıkıyor denilebilir.
Aile ile okul çevresi arasında ki kültürel farklılıklar, anne babanın kültür seviyesinin düşük olması, eğitim süresinin uzun ve bıktırıcı olması sosyal medyanın ayrıca daha etkili olmasında da etken.
Günümüz de insanlar ve özellikle genç bireyler ve çocuklar sosyal medya ve televizyon aracılığı ile kolay yolla kazanmaya, çalışmadan üretmeden rahat yaşanılabileceği fikrine alıştırılmaya inandırılmaya çalışılıyor.
Ve bu propagandayı artık gün içerisinde ortalama sekiz saatimizi fiili olarak ayırdığımız;
Akıllı telefonlar ve televizyon kanalları aracılığı ile yapılıyor. Dört bir yandan pompalanan görsel zihin doldurma şiddetine karşı konulması bir müddet sonra çok zor hale geliyor.
Günümüz çocuklarının sokak anarşisi, futbol çılgınlığı, uyuşturucu merakı, akran zorbalığı, ideolojik angajmanların heyecanını tatma isteği gibi çok geniş bir tehdit yelpazesi içerisinde cebelleşmelerinin yanında birde aile içerisinde yaşanan güvensizlikler ve saygısızlıklar bütünü ile de mücadele etmeleri kendi görev ve sorumluluklarından çok uzakta farklı mecralarda enerji harcamalarına sebebiyet veriyor.
Aile içerisinde ve çevre de yaşadığı bunca kötü faktörün okulda idealist bir öğretmen gayretiyle ortadan kaldırılmadığı dünyada öğrenci için yaşanan bu anormallikleri dizginleyecek başka bir fren sistemi maalesef kalmıyor.
Peki bu kötü tablonun düzeltilmesi mümkün mü?
Pekala mümkün ve aslında çok ta basit!
Bir kişi gün içerisinde beslenmek için ihtiyacı olan yiyecek miktarını sırf ekmekle yani karbon hidratla da karşılayabilir, süt, yumurta peynir gibi proteinle de!
Sağlık alanında bilim insanları karbon hidratın zararlı, proteinlerin faydalı olduğunu her mecrada nasıl duyuruyorsa,
Eğitim bilimcilerde görsel ve duyusal beslenmenin kötü, zihinsel beslenmenin faydalı olduğunu tabiri yerindeyse bas bas bağırarak söylüyorlar.
O halde otomatik şanzıman otomobilleri, akıllı cep telefonlarını ve televizyonları hayatımızdan çıkarıp yerlerine manuel otomobiller, kitaplar ve sokak oyunlarını getirmeliyiz.
Aksi taktirde değil insanlığa hizmet etmek, kendi yaşamını idame noktasında bile başarılı olamayacak bir nesille baş başa kalacağız demektir.